HASTALIKLAR & TEDAVİLER

ENDOMETRİUM (RAHİM) KANSERİ « GERİ

NEDENLERİ & RİSK FAKTÖRLERİ

Endometrial kanser, rahmin iç tabakası olan endometriumdaki hücreler kontrolden çıkmaya başladığında oluşur. Endometrial kanserler, hücrelerin mikroskop altında nasıl göründüklerine bağlı olarak farklı (histolojik) tiplere ayrılırlar. Çoğu endometrial kanser adenokarsinomdur. Adenokarsinomların da kendi içinde birkaç türü vardır. Bunlar: Endometrioid tip adenokarsinom (EEC), Müsinöz karsinom (endometrial kanserlerin %1-2’sini oluşturur ve oldukça iyi prognozludur), Seröz karsinom (SC) (papiller-seröz ya da seröz-papiller karsinom da denir), Clear-Cell (Şeffaf hücreli) karsinom (CCC), Undiferansiye (farklılaşmamış) adenokarsinom ve Mikst tip adenokarsinom (tümörün %10’undan fazlasını ikinci bir tip oluşturuyorsa). Uterin karsinosarkom (UCS) endometriumda başlar ve hem endometrial karsinom hem de sarkomun özelliklerini taşır (sarkom, epitelyal olmayan kanser türüdür). UCS, aynı zamanda malign mikst mezodermal/müllerian tümör (MMMT) olarak da bilinir. Rahim kanserlerinin yaklaşık %3'ünü oluşturur. Nadir görülen başka endometrial kanser türleri i de mevcuttur.

Endometrial kanserler klinik, histopatolojik ve moleküler özellikler esas alınarak Tip1 ve Tip2 şeklinde gruplandırılır. Tip 1 endometrial kanserler daha sıktır (%85 vs %15) ve grade 1 ve 2 Endometrioid tip karsinomları (ve müsinöz karsinomu) içerir. Aşırı östrojenden kaynaklandığı düşünülmektedir (östrojen bağımlı bir tümördür) ve östrojen karşıtı bir hormon olan “progesteron” ile tedaviye iyi yanıt verir. Endometriumdaki hücrelerin anormal aşırı büyümesi olan atipik hiperplazi (AH)’den veya endometrial intraepitelyal neoplazi (EIN)’den gelişirler. Genellikle nonspesifik moleküler profile (NSMP) sahiptirler ya da DNA yanlış eşleşme onarımı genleri bozukluğu (dMMR) veya POLE / PTEN / KRAS gen mutasyonları ile ilişkilidirler. Tipik olarak anormal vajinal kanama ile kendisini erken evrede gösterir. Tip 1 kanserler, genellikle çok agresif değildir ve diğer dokulara hızla yayılmazlar. Tip 2 kanserler ise seröz karsinom (SC), şeffaf hücreli karsinom (CCC), undiferansiye karsinom ve uterin karsinosarkom (UCS/MMMT) gibi non-endometrioid endometrial kanser (NEEC) tiplerini ve grade 3 endometrioid tip endometrial karsinomu içerir. Bu kanserler kötü diferansiye veya yüksek dereceli olarak adlandırılıyor. Bunlar, fazla östrojenden kaynaklanmış gibi görünmüyorlar ve çoğunlukla da atrofik endometrial zeminden gelişirler. Sıklıkla izlenen genetik/moleküler değişiklikler p53 mutasyonu, Her2 aşırı ekspresyonu ve E-cadherin (CDH-1) kaybıdır. Genellikle tümör hücrelerinde hormon reseptörleri (ER/PR) negatiftir. Tip 2 kanserlerin büyüyüp rahim dışına yayılma olasılığı daha yüksektir ve prognozları daha kötüdür. Bu yüzden bu kanserleri daha agresif bir şekilde tedavi etme eğilimi vardır. Endometrial kanserin güncel moleküler sınıflaması şu şekildedir:

  • POLE mutant: Olguların %7’sini oluşturur. İyi prognoza sahiptir.
  • P53 abn: Olguların %25’ini oluşturur. Kötü prognoza sahiptir.
  • MMRd/MSI-H: Olguların %28’ini oluşturur. Orta derece prognoza sahiptir.
  • NSMP (Non-spesifik moleküler profil): Olguların %40’ı. Orta derece prognozlu.

Endometrial kanser gelişmiş ülkelerde en sık, gelişmekte olan ülkelerde ise ikinci en sık karşılaşılan jinekolojik kanserdir. Esas olarak menopoz sonrası kadınları etkiler ve tanı alan kadınların ortalama yaşı 62'dir. Olguların sadece %5’i 45 yaşın altındadır. Bir kadında yaşam boyu endometrium kanserine yakalanma riski %2.8 civarındadır.

Endometrium kanseri gelişiminde hormonal ve genetik faktörlerin rolü büyüktür. Bilinen endometrial kanser risk faktörlerinin çoğu vücuttaki östrojen ve progesteron arasındaki dengeyi etkiler. Tip 1 endometrial kanserler için ana risk faktörü progesteron hormonu ile karşılanmamış (dengelenmemiş) endojen (ör; obezite, polikistik over sendromu, hormon salgılayan over kist ya da tümörü) veya eksojen (ör; menopoz sonrası hormon tedavisi) "uzun süreli aşırı östrojen maruziyeti"dir. Genetik faktörlerin de içinde olduğu başka risk faktörleri de vardır. Tip 1 kanserler için risk faktörlerini sıralayacak olursak;

  • İleri yaş
  • Karşılanmamış östrojen tedavisi
  • Tamoxifen kullanımı
  • Toplam adet döngüsü sayısının fazla olması (erken yaşta adet görme, geç menopoz)
  • Doğum yapmamak & emzirmemek
  • Östrojen üreten over tümörü
  • Endometrial hiperplazi öyküsü
  • Polikistik over sendromu (PCOS)
  • Obezite
  • Diyabet
  • Yüksek yağ içerikli diyet ve fiziksel aktivite azlığı
  • Aile öyküsü ve Herediter kanser sendromları: Herhangi bir herediter kanser sendromu olmadan ailede endometrium kanseri bulunmasının oluşturduğu rölatif risk yaklaşık 1.8’dir. Herediter kanser sendromu durumunda ise risk çok daha fazladır. Herediter kanserler endometrium kanserlerinin sadece %5’inden sorumludurlar.
  • Kuzey Amerikalı veya Batı Avrupalı ırktan olmak
  • Yüksek sosyoekonomik/eğitim düzeyi
  • Meme ve over kanseri öyküsü
  • Pelvik Radyoterapi öyküsü

Tip 2 kanserler, epidemiyoloji ve risk faktörleri bakımından Tip 1 kanserlerden bazı farklılıklar gösterir.

BELİRTİLER, TANI & EVRELER

Endometrial kanserli hastaların %75-90’ı semptomatiktir. Anormal vajinal kanama temel ve tipik semptom olmakla birlikte hastalığın yaygınlığına (evresine) bağlı olarak ek veya başka karın ya da karın dışı semptomlar da olabilir. Bunlar arasında en sık bildirilenler;

  • İdrar yapma güçlüğü
  • İdrar yaparken ağrı (ağrılı idrar yapma)
  • Cinsel ilişki sırasında ağrı
  • Pelvik ağrı ve baskı/kitle hissi (genellikle hastalığın ileri evrelerinde)
  • Açıklanamayan kilo kaybı (genellikle hastalığın ileri evrelerinde)

Endometrium kanseri için tanı (ve hastalığı değerlendirme) yöntemleri şunlardır:

  • Fizik muayene
  • Ultrason (transvajinal ultrason)
  • Sonohisterografi (rahim içine sıvı verilerek ultrason yapılması)
  • Servikal sitoloji (smear testi)
  • Histeroskopi
  • Biyopsi — Kesin tanı biyopsi ile elde edilen dokunun histopatolojik incelemesi ile konur.
  • İleri görüntüleme yöntemleri 
  • Sistoskopi ve proktoskopi 
  • Tümör marker testi 

Endometrium kanserinin evrelemesinde AJCC (American Joint Committee on Cancer) ve FIGO (the International Federation of Gynecology & Obstetrics) isimli kuruluşların önermiş oldukları TNM evreleme sistemi kullanılır (T-primer tümörün boyutu ve komşu yapı ve organlarla ilişkisi; N-lenf düğümlerine yayılma olup olmaması; M-uzak metastaz olup olmaması). Ameliyat öncesi klinik ve radyolojik bulgular temelinde bir “klinik evre” (cTNM) tahmininde bulunulabilse de endometrium kanserinde evreleme temel olarak cerrahi verilere (ve bu cerrahi sonucunda elde edilen patolojik verilere) dayanır. Yani bariz bir şekilde uzak metastazın bulunmadığı olgularda gerçek evre cerrahi ile belli olur. Endometrium kanseri güncel (FIGO 2021) “patolojik evre”leri (pTNM) şu şekildedir:

  • Evre I – Tümör korpusta sınırlıdır (T1-N0-M0). İki alt evresi vardır: Evre IA, Evre IB
  • Evre II – Tümör serviksteki bağ dokusuna (stroma) invazyon yapmıştır, fakat uterus dışına çıkmamıştır (T2-N0-M0).
  • Evre III – Tümör lokal ve/veya bölgesel yayılım yapmıştır (T3-N0/1-M0). Üç alt evresi vardır: Evre IIIA, Evre IIIB, Evre IIIC (IIIC1/IIIC2)
  • Evre IV – Tümör mesane ve/veya bağırsak mukozasını (iç tabakasını) invaze etmiştir ve/veya uzak metastaz vardır. İki alt evresi: Evre IVA, Evre IVB (uzak metastaz)

TEDAVİ & SONUÇLAR

Endometrial kanserin tedavi seçiminde en önemli faktör hastalığın evresidir. Ancak kanserin türü (histolojik ve moleküler tip), yaş, genel sağlık durumu ve doğurganlık arzusu olup olmaması gibi başka faktörler de tedavi seçenekleri etkileyebilir.

Geleneksel olarak endometrium kanserinde tedavi yönlendirmede kullanılan çeşitli “prognostik risk grupları” tanımlanır. Ocak 2021'de Avrupa Jinekolojik Onkoloji Derneği (ESGO), Avrupa Radyoterapi ve Onkoloji Derneği (ESTRO) ve Avrupa Patoloji Derneği (ESP), endometrial kanserde tedavi sonuçlarını iyileştirmek amacıyla risk grubu belirlemeye yönelik hem moleküler tanı araçlarını hem de klinikopatolojik değişkenleri entegre eden güncellenmiş bir kılavuzlar yayınladı. ESGO/ESTRO/ESP rehberine göre risk grupları aşağıdaki gibidir:

  • Düşük risk grubu: Evre IA “MMRd/NSMP” EEC, grade 1/2, hatırısayılır LVSI yok (LVSI negatif veya fokal)-veya- Evre I–II “POLEmut” endometrial karsinom
  • Orta risk grubu: Evre IB “MMRd/NSMP” EEC, grade 1/2, hatırısayılır LVSI yok -veya- Evre IA “MMRd/NSMP” EEC, grade 3, hatırısayılır LVSI yok -veya- Evre IA NEEC, miyometrial invazyon yok -veya- Evre IA “p53abn”, miyometrial invazyon yok
  • Yüksek-orta risk grubu: Evre I “MMRd/NSMP” EEC, hatırısayılır LVSI yok (grade ve invazyon derinliğine yani altevreye bakılmaksızın) -veya- Evre IB “MMRd/NSMP” EEC, grade 3 (LVSI durumuna bakılmaksızın) -veya- Evre II “MMRd/NSMP” EEC
  • Yüksek risk grubu: Evre III–IVA “MMRd/NSMP” EEC, reziduel hastalık yok -veya- Evre I–IVA “p53abn” endometrial karsinom, miyometrial invazyon var, reziduel hastalık yok -veya- Evre I–IVA “NSMP/MMRd” NEEC, miyometrial invazyon var, reziduel hastalık yok
  • İlerlemiş/Metastatik hastalık: Evre III-IVA, reziduel hastalık var (herhangi bir moleküler tip) -veya- Evre IVB (herhangi bir moleküler tip) (Kısaltmalar: EEC: endometrioid endometrial kanser; LVSI: lenfo-vasküler alan invazyonu; NEEC: non-endometrioid endometrial kanser).

Erken (Evre I-II) Endometrium Kanserinde Tedavi

Erken evre endometrial kanserli hemen tüm kadınlar için cerrahi ilk tedavidir ve basitçe cerrahi evreleme (ya da evreleme cerrahisi) diye adlandırılır. Bu operasyon uterus, fallop tüpleri ve yumurtalıkların çıkartılmasını (total histerektomi +bilateral salpingo-ooferektomi-TH/BSO), pelvik ve aortik lenf düğümlerinin çıkartılmasını (pelvik ve para-aortik lenf düğümü diseksiyonu) ve omentumun çıkartılmasını içerir. Peritoneal yıkama yapılıp sitolojik inceleme için örnek de alınır. Evre II hastalıkta cerrahinin histerektomi aşamasının Radikal Histerektomi (Tip3 Histerektomi) şeklinde olmasını savunanlar da vardır, fakat bu görüş tüm çevrelerce kabul görmez. Bazıları da neoadjuvant radyasyon tedavisini takiben standard histerektomi (Tip1 Histerektomi) önerirler. Cerrahinin lenfadenektomi aşaması ile ilgili tartışmalar da vardır. Kimi çevreler, lenfadenektomiye bağlı risklerden kaçınılabilmek için düşük grade endometrioid histoloji olmak koşuluyla klinik Evre IA olgularda lenfadenektomi uygulamama eğilimindedirler. Bazıları da sistematik lenfadenektomi yerine lenf nodu örneklemesini (sampling) tercih ederler. Son olarak; genç (<45 y) hastalarda erken menopozdan kaçınmak için overlerin korunması da son zamanlarda sıkça tartışılan bir konudur. Klinik Evre IA hastalıkta overyan ve ekstrauterin hastalık bulgusu/kuşkusu olmaması ve düşük grade (grade 1/2) endometrioid histoloji olması koşuluyla (hastanın da onayıyla) overler yerinde bırakılabilir. Overler korunduğunda salpenjektomi uygulanması önerilir. Over kanseri için güçlü aile öyküsü ya da herediter kanser sendromu (ör; BRCA mutasyonu, Lynch Sendromu) olanlarda overlerin korunması önerilmez.

Ameliyatla çıkarılan dokular, kanserin ne kadar yayıldığını (evresini) görmek ve moleküler özelliklerini (tipini) anlamak için test edilir. Böylece hastalığın prognostik risk grubu da belirlenmiş olur. Erken evre endometrium kanseri için adjuvant (ameliyat sonrası yardımcı/ek) tedavi kararı hastanın hangi risk grubuna girdiğine bağlıdır. Ek olarak alt uterus segmenti tutulumu, tümör çapı, hasta yaşı ve pozitif peritoneal sitoloji de adjuvant tedavi kararı vermede dikkate alınabilen parametrelerdir. Buna göre:

  • Düşük risk grubu hastalar: Genellikle ilave (adjuvant) bir tedavi uygulanmaksızın sadece takipte edilirler (Bu gruptaki hastalar cerrahi evreleme ameliyatı sonrası %5’in altında bir tekrarlama riskine sahiptirler).
  • Orta risk grubu hastalar: Bu grup hastalar düşük riskli gruptaki hastalara göre biraz daha yüksek lokorejional (bölgesel) tekrarlama riskine sahiptirler ve bu yüzden adjuvant radyoterapi (RT) verme eğilimi vardır. RT, vajinal brakiterapi (VBT) olarak verilir
  • Yüksek-orta risk grubu hastalar: Optimal lokal kontrolü sağlayabilmek için adjuvant VBT verilir. Cerrahi evreleme yapılmamış (eksik evrelenmiş) hastalara ek olarak dış pelvik rayoterapi (EBRT) de verilir. Yüksek grade (grade 3) ve LVSI pozitif olgular için kemoterapi düşünülür.
  • Yüksek risk grubu hastalar: Bu grup hastalar nüks ve hastalıktan kayıp açısından belirgin olarak daha yüksek risk taşımaktadırlar ve bu yüzden de ameliyat sonrası hemen hepsi EBRT+kemoterapi (eş zamanlı veya ardışık) veya alternatif olarak tek başına kemoterapi alırlar. Kemoterapide çoğunlukla “paclitaxel+carboplatin” kombinasyonu tercih edilir ve 6 kür olarak verilir.

Cerrahi olarak eksik evrelenmiş (ör; başka nedenlerle yapılmış TH-BSO sonrası patolojik incelemede rastlantısal olarak endometrium kanseri saptanmış) hastalara yaklaşım da risk gruplarına göre yapılmaktadır. Düşük risk grubu hastalara “sadece izlem” uygulanır. Orta risk grubundaki hastalarda genellikle “pelvik radyoterapi (EBRT)” tercih edilir. Yüksek-orta ya da yüksek risk grubu hastalara ise “re-staging cerrahi” uygulanır.

Erken evre hastalığa sahip kişi, bazı durumlarda, güvenli bir şekilde ameliyat olamayacak kadar yaşlı, düşkün veya yandaş bir hastalığa sahip (medikal inoperabl) olabilir. Bu durumda RT (EBRT+VBT) ile tedavi edilir.

Fertilite (Doğurganlık) Koruyucu Yaklaşım

Evre IA grade 1 endometrioid kansere sahip olup çocuk sahibi olmak isteyen genç kadınlar için, kanseri tedavi etmek için progestin tedavisi kullanılıp ameliyat ertelenebilir. Progestin tedavisi, kanserin küçülmesine ve hatta bir süreliğine kaybolmasına neden olarak kadına hamile kalma şansı verebilir. Biz, daha önce yapmış olduğumuz çok merkezli bir çalışmamızda fertilite koruyucu tedavi ile yaklaşık %81 yanıt oranı ve %42 gebelik oranı elde ettik (Referans: A Turkish Gynecologic Oncology Group study of fertility-sparing treatment for early-stage endometrial cancer. Int J Gynaecol Obstet 2012; 119 :270-3). Yine de bu tedavi şekli deneyseldir ve hasta yakından izlenmezse riskli olabilir. Fertilite koruyucu yaklaşımın standart bir tedavi olmadığının ve kanserin büyüme ve yayılma riskini artırabileceğinin hasta tarafından bilinmesi önemlidir. 6-9 ay içinde geçmezse, kanseri çıkarmak ve evrelemek için ameliyat (TH-BSO) önerilir.

Lokal İlerlemiş (Evre III-IVA) Endometrium Kanserinde Tedavi

Bu evredeki tümörler için tedavi yaklaşımı tümörün cerrahi olarak çıkartılabilir durumda (rezektabl) olup olmamasına ve hastanın cerrahi kondisyonuna göre değişir:

  • Hastalığı rezektabl görünen hastalarda: Cerrahi (cerrahi evreleme veya sitoredüktif cerrahi) + Adjuvant Kemoterapi+/-VBT (reziduel hastalık durumuna bağlı olarak) düşünülür. Herhangi bir nedenle kemoterapi alamayacak hastalarda radyoterapi olarak EBRT tercih edilebilir. GOG-258 çalışması ile Evre III veya IVA olgularda ameliyat sonrası RT+KT ile tek başına KT’nin hastalığın tekrarlaması (nükssüz sağkalım) açısından fark göstermediği ortaya çıktıktan sonra adjuvat RT’den ziyade adjuvant KT eğilimi ortaya çıkmıştır. Durumu primer cerrahiye uygun olmayan hastalarda neoadjuvat kemoterapi sonrası interval sitoredüktif cerrahi uygulanabilir. Nadiren de uygun cerrahi yaklaşım pelvik egzenterasyon olabilir.
  • Hastalığı rezektabl olmayan hastalarda: Neoadjuvant RT + Cerrahi + Adjuvant Kemoterapi
  • Cerrahi kondisyonu çok kötü (medikal olarak inoperabl) hastalarda: Bazı durumlarda kişi, güvenli bir şekilde ameliyat olamayacak kadar yaşlı, düşkün veya yandaş bir hastalığa sahip olabilir. Bu kadınlar Radyasyon tedavisi (EBRT+VBT) ile tedavi edilir.

Bazı kişiler için kemoterapi ile birlikte veya kemoterapisiz hedefe yönelik (akıllı) ilaç tedavisi ve/veya immunoterapi uygun olabilir.

Metastatik (Evre IVB) Endometrium Kanserinde Tedavi

Burada tedavinin amacı kür değil palyasyondur. Tedavi şekli tümörün rezektabl olup olmaması, histoloji, önceki tedavi şekli ve tümörün moleküler özelliklerine (ör; MMR defektivite durumu, tümör mutasyon yükü ve Her2 ve hormon reseptör durumu) göre değişkenlik gösterir.

İzole akciğer veya karaciğer metastazlarının rezeksiyonu düşünülebilir. Yayın peritoneal hastalık durumunda tümörü rezektabl gibi görünen olgularda tümör yükünü azatıp sistemik tedavinin etkinliğini artırmaya yönelik sitoredüktif cerrahi (SRC) uygulanabilir ve bunun seçilmiş olgularda sağkalıma faydası olduğu gösterilmiştir. Kemik ve beyin metastazlarında RT faydalı olabilir.

Platin bazlı kombinasyon kemoterapisi (paclitaxel+carboplatin) sıklıkla uygulanır. Fakat kombinasyon kemoterapisinin toksisitesinden kaçınmak isteyen hastalarda hormonoterapi (ya da tek ajan kemoterapi) önemli bir alternatif olabilir. Hormonoterapi, özellikle grade 1/2 Endometrioid histolojili hormon reseptörü (ER/PR) pozitif semptomsuz ya da minimal semptomlu hastalarda etkili olmaktadır. Hormon tedavisi olarak genellikle megestrol acetate (Tamoxifen ile dönüşümlü) kullanılır. Hormon tedavisine yanıt vermeyen ya da hormon tedavisi altındayken hastalığı ilerleyen olgularda kemoterapiye geçilebilir. Burada tedavinin amacı palyasyon olduğundan kombinasyon kemoterapisi yerine tek ajanlı (ör; doxorubicin veya paclitaxel) kemoterapi protokolü de mantıklı bir seçenektir. Tedavi klinik durum ve hastanın tercihine göre bireyselleştirilmelidir.

Human epidermal growth factor receptor 2 (Her2) pozitif seröz papiller tümörlü hastalarda kemoterapiye Trastuzumab (Herceptin®) eklenebilir.

“Mismatch repair defektif (MMRd)” veya “mikrosatellit instabil (MSI-H)” tümörlerde, veya tümör mutasyon yükü yüksek (TMB-H) tümörlerde kemoterapiye rağmen progresyon varsa daha fazla kemoterapi ya da hormonoterapi yerine immunoterapi ajanı Pembrolizumab (Keytruda®) devreye sokulabilir.

Tekrarlayan (Nüks) Endometrium Kanserinde Tedavi

Uzak rekürrenslerde tedavi yaklaşımı metastatik (Evre IVB) hastalığın tedavisi ile benzerdir ve sonuçlar çok iyi değildir. Kemoterapi duyarlı (platin sensitif: son platin uygulaması üzerinden en az 6 ay geçmiş) uzak nükslerde (cerrahi sitoredüksiyon yapılsa da yapılmasa da) sistemik tedavi olarak endokrin tedaviden ziyade yine platin bazlı kemoterapi (paclitaxel+carboplatin) tercih edilir. Fakat kombinasyon kemoterapisinin toksisitesinden kaçınmak isteyen hastalarda hormonoterapi (ya da tek ajan kemoterapi) önemli bir alternatif olabilir. Human epidermal growth factor receptor 2 (Her2) pozitif seröz papiller tümörlü hastalarda kemoterapiye Trastuzumab (Herceptin®) eklenebilir. “Mismatch repair-deficient (dMMR)” veya “microsatellite-instable (MSI-H)” tümörlerde, veya Tümör Mutasyon Yükü yüksek (TMB-H) tümörlerde kemoterapiye rağmen progresyon varsa immunoterapi ajanı Pembrolizumab (Keytruda®) denenebilir. Bu hastaların yeni ilaçların test edildiği klinik araştırmalara dahil edilmesi de bir seçenek olabilir.

Bölgesel (lokoregional: yani vajen ve pelvik) nükslerde ise agresif bölgesel tedavi yaklaşımları ile iyi sonuçlar elde edilebilir. Yaklaşım hastanın daha önce hangi tedaviyi aldığına bağlı olarak değişir:

  • Çoğu klinisyen daha önce RT almamış hastaların bölgesel nükslerinin tedavisinde cerrahiden çok RT’yi tercih eder. RT’yi istemeyen veya RT’nin uygun olmadığı hastalar için cerrahi mantaklı bir alternatiftir.
  • Daha önce RT almışlarda ise mümkünse cerrahi rezeksiyon tercih edilir . Vajinal rekürrens için bunun adı pelvik egzenterasyon denen radikal operasyondur. Bu cerrahiyi takiben yüksek riskli (izole vajinal rekürrens değil de pelvik rekürrens, inkomplet rezeksiyon, LVSI pozitif, grade 3 tümör) hastalarda sadece izlemle yetinme yerine adjuvant (kemo veya hormon) tedavi verilmesi tercih edilir. 
  • Cerrahi rezeksiyon ya da RT’ye aday olmayan bölgesel nükslü hastalarda primer (ilk tanı) metastatik hastalıkta ya da uzak bölge nüksünde olduğu gibi medikal tedaviler (kemoterapi ya da hormon tedavisi) verilir.

Tedavi Başarısı & Prognoz (sonuçlar)

Tedavi başarısı ve prognozu etkileyen faktörler şunlardır:

  • Evre – Evre en önemli üç prognostik faktörden biridir (diğer ikisi histolojik tip ve grade’dir).
  • Histolojik tip ve grade 
  • Lenfovasküler alan invazyonu (LVSI) 
  • Non-neoplastik endometriumun durumu 
  • Alt uterus segment tutulumu 
  • Peritoneal sitoloji – Rahim dışı yayılım bulgusu olmayan olgularda izole (tek başına) pozitif peritoneal sitolojinin prognostik önemi tartışmalıdır.
  • Yaş 
  • Irk 
  • Moleküler prognostik faktörler – Çok sayıda moleküler faktör klinikopatolojik faktörlere ek olarak giderek daha yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bunlardan en yaygın kullanılanlar: POLE (Polymerase Epsilon) gen mutasyonu (POLE mutant tümörler iyi prognozlu), MSI-H/MMRd (orta derece prognoz), TP53 mutasyonu (p53abn) (kötü prognoz), CTNNB1 mutasyonları (kötü prognoz), diğer tümör supresör genlerdeki (PTEN, KRAS) mutasyonlar (kötü prognoz), Hormon reseptörleri (ER/PR) ekspresyonu (iyi prognoz), Her2 (human epidermal growth factor receptor 2)’nin aşırı ekspresyonu (kötü prognoz), yüksek Ki-67 proliferasyon indeksi (kötü prognoz).

Endometrium kanseri ve endometrium kanseri cerrahisi hakkında daha detaylı bilgi almak için güncel web sitemiz oncosurgery.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.